line

İngilizce line nedir, İngilizce - Türkçe sözlük line ne demek?

n. çizgi, hiza, hat, sıra, halat, satır, dize, kuyruk, kablo, bilgi, yöntem, işkolu
————————
v. çizmek, çizgi çizmek, kırıştırmak, astarlamak, kaplamak, doldurmak
* * *
1. doğru çizgi
2. çiz (v.)
3. çizgi (n.)
* * *
I
1.
noun
1) ((a piece of) thread, cord, rope etc: She hung the washing on the line; a fishing-rod and line.) ip, sicim, kordon, tel, olta ipi
2) (a long, narrow mark, streak or stripe: She drew straight lines across the page; a dotted/wavy line.) çizgi
3) (outline or shape especially relating to length or direction: The ship had very graceful lines; A dancer uses a mirror to improve his line.) biçim, şekil
4) (a groove on the skin; a wrinkle.) kırışıklık, buruşukluk
5) (a row or group of objects or persons arranged side by side or one behind the other: The children stood in a line; a line of trees.) sıra, dizi, kuyruk
6) (a short letter: I\'ll drop him a line.) not, pusula
7) (a series or group of persons which come one after the other especially in the same family: a line of kings.) soy, silsile
8) (a track or direction: He pointed out the line of the new road; a new line of research.) yön, yol
9) (the railway or a single track of the railway: Passengers must cross the line by the bridge only.) hat, ray
10) (a continuous system (especially of pipes, electrical or telephone cables etc) connecting one place with another: a pipeline; a line of communication; All (telephone) lines are engaged.) telefon hattı
11) (a row of written or printed words: The letter contained only three lines; a poem of sixteen lines.) satır, dizi, mısra
12) (a regular service of ships, aircraft etc: a shipping line.) hat, yol, güzergâh
13) (a group or class (of goods for sale) or a field of activity, interest etc: This has been a very popular new line; Computers are not really my line.) seri, ürün, tip
14) (an arrangement of troops, especially when ready to fight: fighting in the front line.) hat, sıra
2. verb
1) (to form lines along: Crowds lined the pavement to see the Queen.) dizilmek, sıra oluşturmak
2) (to mark with lines.) çizgi çizmek

- lineage
- linear

- lined
- liner
- lines
- linesman

- hard lines!

- in line for

- in, out of line with

- line up

- read between the lines

II
verb
1) (to cover on the inside: She lined the box with newspaper.) kaplamak
2) (to put a lining in: She lined the dress with silk.) astarlamak

- lined
- liner
- lining

doğru çizgi

/layn/ a. satır; çizgi, hat, yol; sınır belirten çizgi, hat; dizi, sıra, saf; ip, sicim, olta ipi; telefon hattı; demiryolu hattı; (hava ve deniz) hat, yol; iş, meslek, hizmet, uğraşı; stil, desen, şekil, çizgi; dize, mısra ¤ e. (with ile) içini kaplamak, astarlamak; çizgi çizmek; sıra oluşturmak be in line with ile bir hizada olmak; -e uymak draw the line (at) çizgi çekmek, dur demek Hold the line (please)! Telefonu kapatmayın (lütfen)!, Ayrılmayın (lütfen)! in line with ile bağıntılı, bağdaşık line amplifier elek. hat amplifikatörü line-at-a-time printer biliş. her-kez-bir-satır yazıcı line blanking elek. satır silinmesi, çizgi silinmesi, satır boşluğu line distortion elek. hat distorsiyonu line driver biliş. anayol sürücü line drop elek. hat gerilim düşüşü line duration elek. satır süresi line equalizer elek. hat eşitleyicisi line feed biliş. satır ilerletme line filter elek. hat filtresi line finder hat bulucu line flyback elek. yatay geri dönüş, çizgi geri dönüşü line frequency satır frekansı, çizgi frekansı line generator elek. çizgi jeneratörü, satır üreteci line integral mat. çizgisel integral, çizgi tümlevi line load hat yükü line loss elek. hat kaybı, hat kaçağı line microphone tabanca mikrofon line noise hat gürültüsü, hat paraziti line number elek. satır sayısı, çizgi sayısı line of bearing den. kerteriz hattı line of business işkolu, meslek line of course hav. rota çizgisi line of credit kredi sınırı line of defence savunma hattı line of force fiz. kuvvet çizgisi line of sight görüş hattı line of vision görüş hattı line one's (own) pocket(s) cebini doldurmak line output transformer elek. satır çıkış transformatörü line output tube elek. satır çıkış tüpü line printer biliş. satır yazıcı, satır basıcı line printing biliş. satır basma, satır yazma line relay hat rölesi line scanning elek. satır taraması line segment mat. doğru parçası line selector hat seçici line shaft transmisyon mili line spectrum çizgi spektrumu, çizgi izgesi line stabilization hat kararlılığı line synchronization satır senkronizasyonu, satır eşlemesi line transformer elek. hat transformatörü line up sıraya girmek; sıraya sokmak; programlamak, düzenlemek, ayarlamak line voltage elek. hat gerilimi line width fiz. çizgi genişliği on a line aynı hizada on the line (ödeme) peşin out of line (kişi) itaatsiz; (söz/tutum) uygunsuz out of line with -e uymayan put/lay sth on the line dobra dobra konuşmak read between the lines örtük anlamını çıkarmak, bir yazının kapalı anlamını keşfetmek shoot a line atıp tutmak


İngilizce - Türkçe sözlüğünde İngilizce line kelimesinin Türkçe manası nedir? İngilizce dilindeki line kelimesinin Türkçe dilindeki manasını yukarıda okuyabilirsiniz. line diğer dillerde anlamlarına aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Was this article helpful?

93 out of 132 found this helpful