salt

n. tuz, tuzluk, lezzet, tad, nükte, espri
* * *
1. tuz
2. tuzla (v.)
3. tuz (n.)
* * *
[so:lt]
1. noun
1) ((also common salt) sodium chloride, a white substance frequently used for seasoning: The soup needs more salt.) tuz
2) (any other substance formed, like common salt, from a metal and an acid.) ... tuzu
3) (a sailor, especially an experienced one: an old salt.) tecrübeli denizci
2. adjective
(containing, tasting of, preserved in salt: salt water; salt pork.) tuzlu, tuzlanmış
3. verb
(to put salt on or in: Have you salted the potatoes?) tuzlamak
- salted
- saltness

- salty

- saltiness

- bath salts

- the salt of the earth

- take something with a grain/pinch of salt

- take with a grain/pinch of salt

tuz

/so:lt/ a. tuz; tuzluk; tat, tat tuz, çeşni; heyecan verici şey, ilginç şey ¤ s. tuzlu, tuzlanmış ¤ e. tuz koymak, tuzlamak; tuzlayarak saklamak; heyecan katmak, ilginçleştirmek, renklendirmek old salt yaşlı, deneyimli denizci/gemici, deniz kurdu rub salt into sb's wounds yarasına tuz biber ekmek the salt of the earth yüksek nitelikleri olan kimse(ler) salt away kon. ilerisi için (para) biriktirmek salt bath tuz banyosu salt content tuz içeriği, tuz muhtevası salt dome yerb. tuz domu, tuz tümseği salt glaze (seramik) tuz sırı salt lake coğ. takır, tuzlu göl salt marsh tuz bataklığı salt meadow tuzlak salt out tuzla çöktürmek salt solution tuz çözeltisi, tuzlu eriyik salt spray test tuz püskürtme deneyi salt spring coğ. tuzlu su kaynağı

İngilizce - Türkçe sözlüğünde İngilizce salt kelimesinin Türkçe manası nedir? İngilizce dilindeki salt kelimesinin Türkçe dilindeki manasını yukarıda okuyabilirsiniz. salt diğer dillerde anlamlarına aşağıdan ulaşabilirsiniz.